Atatürk'ün Gençliğe Seslenişi (Günümüz Türkçesi İle)

Atatürk'ün Gençliğe Seslenişi (Günümüz Türkçesi İle)
Photo by tansu sayıner / Unsplash

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında hala geçerli olan Gençliğe Hitabe'yi günümüz Türkçe'si ile yeniden yazdık. Orijinalindeki ahenk ve duyguyu tam olarak vermese de çevirimizi aşağıda paylaşıyoruz. Atamızın ve tüm şehitlerimizin ruhuna saygıyla...


Ey Türk gençliği!

Birinci görevin; Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve bağımsızlığının tek ve eşsiz temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek, yurt içi ve dışında kötü niyetli kimseler olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun koşul ve şartlarını düşünmeyeceksin. Bu koşul ve şartlar, çok uygunsuz ve elverişsiz bir şekilde ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetine zarar vermek isteyen düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile değerli vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi gerçek anlamda ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu durumdan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, ülkenin yönetiminde olanlar, umursamazlık, sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler. Hatta bu yöneticiler, kişisel çıkarlarını düşmanların siyasi amaçlarıyla birleştirmiş olabilirler. Millet, yoksulluk içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin çocuğu! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin, Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır. İhtiyacın olan gücü, damarlarındaki soylu kanda bulabilirsin.

Mustafa Kemal Atatürk


Orijinali

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk (20 Ekim 1927)

Diğer yazılar