Hayatta Kalma Önyargısı (Survivorship Bias) Nedir?

Hayatta Kalma Önyargısı (Survivorship Bias) Nedir?
Photo by Museums Victoria / Unsplash

Hayatta Kalma Önyargısı, istatistiksel analizlerde ve karar verme süreçlerinde sıkça karşılaşılan bir tür yanılgıdır. Bu önyargı, sadece belirli bir gruptaki başarılı veya hayatta kalmış örnekleri gözlemlememize dayanırken, genellikle başarısız veya elenmiş örnekleri göz ardı etme eğilimimizi ifade eder. Bu durum, sonuçlar hakkında yanıltıcı sonuçlara yol açabilir çünkü sadece belirli bir alt küme gözlemlendiği için büyük resmi eksik değerlendirebiliriz.

Tarihsel Bağlam

Hayatta Kalma Önyargısı terimi, II. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunun uçak tasarımı üzerine yaptığı analizlerle ortaya çıkmıştır. Uçakların daha dayanıklı hale getirilmesi amacıyla uçakların hangi bölgelerine zırh eklemesi gerektiği araştırılıyordu. Ancak, araştırmalar sadece hayatta kalan uçakların zarar gören bölgelerini incelemeye dayanıyordu. Bu nedenle, önerilen zırh yerleri sadece hayatta kalanların zarar görmüş bölgelerine odaklanıyordu ve bu da uçakların daha dayanıklı hale getirilmesi konusunda eksik ve yanıltıcı sonuçlara yol açıyordu.

Birkaç Örnek

Hayatta Kalma Önyargısı, birçok farklı alanda karşımıza çıkar. Örneğin, finansal piyasalarda yatırım yaparken bu önyargıdan etkilenebiliriz. Başarılı yatırımcıların stratejilerini incelerken sadece başarılı sonuçlara odaklanmak, başarısız yatırımları göz ardı etmemize neden olabilir. Bu da yatırım kararlarımızı yanıltıcı bir şekilde etkileyebilir.

Eğitim alanında da bu önyargıyla karşılaşabiliriz. Başarılı insanların hayat hikayelerini incelediğimizde, genellikle zorlukları aşma ve hedeflere ulaşma hikayeleriyle karşılaşırız. Ancak bu başarı hikayeleri, aslında bu yolda başarısız olan veya farklı zorluklarla mücadele eden insanların deneyimlerini göz ardı etmemize neden olabilir. Bu da öğrenme ve gelişme süreçlerini yanıltıcı bir şekilde etkileyebilir.

Hayatta Kalma Önyargısının Aşılması

Bu önyargıdan kaçınmak ve daha dengeli bir bakış açısı geliştirmek için birkaç adım atabiliriz:

Geniş Veri Kullanımı: Sadece başarılı örnekleri değil, başarısız olanları da analiz etmek önemlidir. Hem başarılı hem de başarısız örnekleri içeren geniş veri setleri kullanarak daha doğru sonuçlara ulaşabiliriz.

Tarihsel Bakış Açısı: Geçmişe dönük bakarak, hem hayatta kalanların hem de elenenlerin deneyimlerini incelemek daha kapsamlı bir anlayış sağlayabilir. Bu şekilde, olayları daha geniş bir bağlamda değerlendirebiliriz.

Eleştirel Düşünce: Analizler yaparken sadece başarılı sonuçları değil, başarısızlıkları da ayrıntılı bir şekilde ele almalıyız. Neden başarısız olduklarını anlamak, daha sağlam kararlar vermemize yardımcı olabilir.

Bağımsız Değerlendirme: Dışarıdan bir perspektif almak, önyargılardan kaçınmamıza yardımcı olabilir. Başkalarının görüşlerini dinlemek ve farklı bakış açılarına açık olmak önemlidir.

Sonuç

Hayatta Kalma Önyargısı, karar verme süreçlerimizi etkileyen yaygın bir önyargıdır. Bu önyargıdan kaçınmak, daha dengeli ve doğru sonuçlara ulaşmamıza yardımcı olabilir. Başarılı örneklerin yanı sıra başarısız örnekleri de göz önünde bulundurarak, daha kapsamlı bir perspektif geliştirmeli ve kararlarımızı bu doğrultuda şekillendirmeliyiz.

Diğer yazılar

Öğrenilmiş Çaresizlik: Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Öğrenilmiş Çaresizlik: Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Öğrenilmiş çaresizlik, psikoloji literatüründe bireylerin yaşadıkları olumsuz deneyimler sonucunda, kontrol edemediklerini düşündükleri durumlar karşısında pasif ve çaresiz hissetmeleri olarak tanımlanan bir kavramdır. Aslında durumu değiştirebilecek güç ve pozisyonda olmalarına rağmen. Sıkça karşılaşılan bir durumdur ve öğrenilmiş çaresizlik geliştiren kimselerin ortak noktası sürekli şikayet edip hiç aksiyon almamalarıdır. Öğrenilmiş Çaresizliğin Psikolojik