Kırılmış Kanatlar: Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?

Kırılmış Kanatlar: Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?
Photo by Zdeněk Macháček / Unsplash

Hayatın içerisinde karşılaşılan zorluklar, insanların duygusal ve zihinsel kapasitelerini test edebilir. Bu zorluklarla başa çıkma becerisi, psikolojik sağlamlığın temel taşlarından biridir. Ancak, bazen insanlar sürekli bir başarısızlık hissi içerisine düşebilirler. Bu duruma "öğrenilmiş çaresizlik" adı verilir. Öğrenilmiş çaresizlik, bireylerin sürekli bir kontrolsüzlük, başarısızlık ve umutsuzluk hissi içinde oldukları bir psikolojik durumu ifade eder. Bu makalede, öğrenilmiş çaresizliğin ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, etkilerini ve bu durumla başa çıkma yollarını ele alacağız.

Öğrenilmiş Çaresizliğin Tanımı ve Temel İlkeleri

Öğrenilmiş çaresizlik terimi, ilk olarak psikolog Martin Seligman tarafından 1967 yılında tanıtılmıştır. Bu kavram, bireylerin sürekli olarak kontrolsüz ve başarısız olduklarına inandıkları bir durumu ifade eder. Seligman, öğrenilmiş çaresizliği deneylerle hayvanlar üzerinde gözlemleyerek keşfetmiştir. Deneylerde, hayvanlar istenmeyen durumlarla karşılaştıklarında kaçma veya kaçınma şansları olmadığını öğrendiklerinde, sonrasında farklı bir durumda bile kaçma veya kaçınma seçenekleri olsa bile harekete geçmediklerini gözlemlemiştir.

Bu kavramın insanlar üzerindeki yansımaları da büyük önem taşır. Öğrenilmiş çaresizlik, bireylerin bir problemi çözemeyecekleri ve durumu değiştiremeyecekleri inancına kapıldıklarında ortaya çıkar. Bu durum, kişinin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkileyebilir. Örneğin, bir öğrenci sürekli olarak başarısız olduğuna inanırsa, bu inanç öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilir ve kişi başarısızlığı bekleyerek hareket etmeye başlayabilir.

Öğrenilmiş Çaresizliğin Oluşumu

Öğrenilmiş çaresizlik, genellikle bireylerin yaşadığı deneyimler sonucu gelişir. Sürekli başarısızlıkla sonuçlanan deneyimler, kişinin kontrolünü kaybettiği ve durumu değiştiremeyeceği hissine kapılmasına neden olabilir. Bu durumun oluşumunda üç temel unsur vardır:

Olayın Sürekliliği: Bireyler, aynı türden olumsuz sonuçların sürekli olarak tekrarlandığını düşündüklerinde öğrenilmiş çaresizliğe daha yatkın hale gelirler. Bu, genellikle bir problemin geçici değil kalıcı olduğuna inanmalarıyla sonuçlanır.

Olayın Yaygınlığı: Başarısızlık hissi, bireyin hayatının farklı alanlarında da yaşandığında öğrenilmiş çaresizlik daha etkili hale gelir. Örneğin, bir kişi hem iş hem de ilişki alanında sürekli başarısızlık yaşadığını düşünüyorsa, genel bir başarısızlık hissi ortaya çıkabilir.

Kişisel Değerlendirme: Bireyler, başarısızlıkla sonuçlanan olayların sorumluluğunu kendilerine yüklediklerinde öğrenilmiş çaresizlik daha belirgin hale gelir. Eğer kişi başarısızlığı kendi yeteneksizliği olarak yorumlarsa, bu durum özsaygıyı olumsuz etkileyebilir.

Etkileri ve Başa Çıkma Yolları

Öğrenilmiş çaresizlik, bireyler üzerinde çeşitli olumsuz etkilere neden olabilir. Bu etkiler arasında depresyon, kaygı, düşük özsaygı, motivasyon kaybı ve fiziksel sağlık sorunları sayılabilir. Ancak, bu durumla başa çıkmak mümkündür.

Farkındalık Geliştirmek: Öğrenilmiş çaresizliği aşmanın ilk adımı, bu düşünce kalıbını fark etmektir. Bireyler durumu daha gerçekçi bir şekilde değerlendirerek, her başarısızlığın kalıcı olmadığını ve kontrolün ellerinde olduğunu hatırlamalıdır.

Olumlu Düşünce Alıştırmaları: Pozitif düşünce alıştırmaları, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olabilir. Her başarısızlık durumunun bir öğrenme fırsatı olduğu unutulmamalıdır.

Küçük Adımlarla İlerlemek: Büyük hedefler yerine küçük, erişilebilir hedefler belirlemek, başarı hissini artırabilir. Bu da öğrenilmiş çaresizliği azaltabilir.

Sosyal Destek Arayışı: Aile, arkadaşlar veya uzmanlarla konuşmak, duygusal destek sağlayabilir. Bu destek, öğrenilmiş çaresizliği aşmada büyük rol oynayabilir.

Sonuç

Öğrenilmiş çaresizlik, insanların yaşadığı zorluklar karşısında geliştirdiği bir psikolojik mekanizmadır. Ancak bu durum, kişinin hayatını olumsuz etkileyebilir. Farkındalık, olumlu düşünce alıştırmaları, küçük adımlarla ilerleme ve sosyal destek gibi yöntemlerle öğrenilmiş çaresizliği aşmak mümkündür. Her bireyin içsel gücünü keşfederek, üzüntüden umudu yeniden doğurabilir.

Diğer yazılar

Girişimciliğin Anahtarı: Problemlere Odaklanmak

Girişimciliğin Anahtarı: Problemlere Odaklanmak

Girişimcilik, temelde insanların karşılaştığı sorunlara çözüm sunarak değer yaratmayı içerir. Günlük hayatta problemlere değil çözümlere odaklanmak gerektiği defalarca söylenir. Girişimciler için durum biraz farklıdır, problem de en az çözüm kadar önemlidir. Fakat, dışarıdan bakılınca, iş fikri üretmenin daha önemli olduğu yanılgısına düşülebilir. Bu yüzden de genellikle asıl önemli olanın sorunları