Ama Dostum Bu İmkansız... Mı Acaba? - Bannister Etkisi
1954 yılına kadar insanlar 1 mil (yaklaşık 1.6 km) mesafeyi 4 dakikadan kısa sürede koşmanın insan doğasına aykırı olduğunu düşünüyorlardı. Doktorlar, bilim insanları ve hatta atletler bile bu mesafenin bu kadar kısa sürede tamamlanamayacağına inanıyordu. Hatta, denemeye kalkışmanın tehlikeli olabileceği söylentisi bile vardı. İşte bu noktada sahneye Roger Bannister çıktı.
Bannister, İngiliz bir tıp öğrencisiydi ve "imkansız" kavramını pek umursamıyordu sanki. 6 Mayıs 1954 tarihinde, Oxford’da düzenlenen bir yarışta, bu "imkansızı" başardı. Bannister 1 mili 3 dakika 59 saniyede koşarak insanlığın sınırlarını yeniden tanımladı. Ve işte o gün, sadece bir dünya rekoru kırılmadı, aynı zamanda zihinlerdeki "yapılamaz" algısı da yıkıldı.
İşte bu, Bannister Etkisi olarak bilinir. İmkansız gibi görünen bir şey bir kişi tarafından başarıldıktan sonra, onu izleyen birçok kişinin de başarabilmesi şeklinde tanımlanır. Bannister'ın başarısından sonra birçok atlet, 1 mili 4 dakikanın altında tamamlayabilmeye başladı. Sonraki yıllarda daha kısa sürede koşanlar da oldu, 18 yaşın altında olup tamamlayanlar da. Peki ne değişmişti? Hava mı? Koşu pisti mi? İnsan vücudu mu? Hayır, sadece insanların zihnindeki algı.
Zihnimizdeki Bariyerler
Bannister Etkisi, bize en büyük engelin çoğu zaman fiziksel değil, sadece zihnimizde olduğunu hatırlatıyor. İnsanlar bir şeyin imkansız olduğunu düşündüklerinde, ona ulaşmak için çaba harcamazlar bile. Ama biri o duvarı yıktığında, diğerleri de aynı yoldan geçmeye cesaret eder, ve o duvar hiç orada olmamış gibi geçerler.
Bu sadece sporla da sınırlı değil. Bilimde, iş dünyasında, sanatta da aynı şey geçerli. Bir inovasyonun yapılamaz olduğu düşünülürken, biri bunu başarır ve ardından dünya değişir. İnsanların uçabilmesi ve uçaklar mesela, ya da dokunmatik ekranlar ve akıllı telefonlar. İlk başta hepsi imkansızdı, ama şimdi hayatımızın vazgeçilmezi.
"Ama sihir, sanıldığı kadar basit değildir. Evrensel bazı yasalara uymak zorundadır. Bunlardan biri de ne kadar zor olursa olsun, bir şey bir kez başarıldığında, o şey çok daha kolay hale gelir ve bu nedenle sıkça yapılmaya başlanır. Büyük bir dağ, güçlü adamlar tarafından, birçok başarısız denemeden sonra tırmanılabilir, bundan birkaç yıl sonra büyükanneler, çay molası için o dağa yürüyüş yapıp, sonra da gözlüklerini nereye bıraktıklarına bakmak için geri dönerler."
Terry Pratchett - Maskeli Balo
Uçamayan Uçan Makineler
9 Ekim 1903 tarihinde New York Times gazetesinde "Uçamayan Uçan Makineler (Flying Machines Which Do Not Fly)" başlıklı bir makale yayınlanır. Makaleye göre matematik, mekanik gibi alanlarda bilim insanlarının birlikte çalışması ve bilginin üst üste koyulması ile ancak 1 ila 10 milyon yıl içinde uçan makineler mümkün olabilecekmiş. Yani kısaca uçmanın imkansız olduğu yazılmış. Neyse ki Wright kardeşler gazeteyi okumamış, ya da okuduysa bile hayallerinden vazgeçmemiş olacak ki, sadece 69 gün sonra, 1903 yılı daha bitmeden, 17 Aralık'ta uçabildiler. Ve insanlığın uzaya gitmesine olanak sağlayacak bir fitili ateşlediler.
Şimdi ise uçaklar hayatın olağan bir parçası. Öyle ki, siz bu yazıyı okurken yaklaşık 3 milyon kişi uçuyor. Kim bilir, belki de bu yazıyı uçakta okuyorsunuzdur. Dedik ya uçmak artık hayatın bir parçası. Birkaç ay önce A380 ile uçuşumda koltuk numaram 89 idi, şaka gibi, tam 89uncu sırada, üstelik arkamda birkaç sıra daha vardı. İki katlı uçakta 600'den fazla yolcu, 20 farklı dil konuşabilen 30'dan fazla görevli vardı. 500 tondan daha ağır, 4 milyondan fazla parçanın birleşmesi ile oluşmuş, mühendislik harikası devasa metal kuş, adeta 1903'teki makale ile dalga geçiyordu.
Sizin Görünmez Bariyeriniz ve Bannister Anınız
Bannister Etkisi'ni hayatınıza uygulamak için, sınırların sadece birer algı olduğunu kabul etmek önemlidir. Kendi hayatınızda neyi "imkansız" olarak görüyorsunuz? Belki de o sınır, sadece zihninizin size koyduğu bir bariyerdir. Cesur olun, ilk adımı atın. Kim bilir, belki siz de bir gün bir Bannister olursunuz.
Unutmayın, imkansız sadece bir kelimedir. Onu yıkmak ise bir cesaret meselesi.
Bonus: Tetris'i Kıran 13 Yaşındaki Çocuk
2024 yılı oyun dünyasından ilginç bir haber ile başladı. 13 yaşında ABD'li bir çocuk Tetris oyununu bitiren ilk kişi olmuştu habere göre. Ocak ayında belki siz de gördünüz bu haberi. Benim gibi konuya uzak biriyseniz, eee ne var canım bunda diye düşünüp geçmiş olabilirsiniz. Ben öyle yaptım çünkü. Ta ki uzun zamandır listemde bekleyen bu yazı için biraz araştırma yapmaya başlayıncaya kadar.
Meğer Tetris oyunu ne Bannister'lar çıkarmış, dünya rekorları nasıl da gelişmiş. 13 yaşındaki Willis Gibson'ın (Blue Scuti) başarısı aslında tetris oyunundaki dünya rekorlarının yıllar içinde nasıl kırıldığını, tekniğin, yaratıcılığın, inovasyonun, yılların birikimi ile nasıl geliştiğini ortaya koyuyormuş.
Konuyla ilgili olarak şu Youtube videosunu kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim: The History of Tetris World Records. Oyun dünyasında rekor kırmanın inovasyonun bir göstergesi olduğunu ve insan başarısının nasıl bir kolektif çabayla ilerlediğini anlatan, belgesel tadında çekilmiş keyifli bir video. Birazcık uzun (yaklaşık 2 saat), ama bence kesinlikle değer.