Ego, Ama Sağlıklı Olanından

Ego, Ama Sağlıklı Olanından
Photo by Jen Theodore / Unsplash

Ego, genellikle olumsuz bir çağrışım yaratsa da, sağlıklı bir ego insan yaşamında epey önemli rol oynar. Ego, kişinin kendine olan güveni ve özsaygısını belirleyen çok temel bir kavramdır. Ancak, bu kavramın sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve kullanılması, bireyin hem kişisel hem de sosyal başarısını doğrudan etkiler. Bu makalede, sağlıklı egonun ne olduğunu ve egoyu lehimize nasıl kullanabileceğimizi ele alacağız.

Sağlıklı Ego Nedir?

Sağlıklı ego, kişinin kendine olan güvenini, kendi değerini tanımasını ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurabilmesini sağlayan bir özelliktir. Sağlıklı bir ego, bireyin kendi yeteneklerine ve potansiyeline inanmasını, aynı zamanda başkalarına saygı duymasını içerir. Bu, iki temel bileşeni kapsar: kendine güven ve başkalarına saygı.

Kendine Güven: Sağlıklı ego, bireyin kendi yeteneklerine ve kararlarına güvenmesini sağlar. Kendine güven, bireyin zorluklarla başa çıkma becerisini artırır ve daha cesur kararlar almasına yardımcı olur.

Empati ve Saygı: Sağlıklı ego, kişinin sadece kendi ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını da dikkate almasını sağlar. Bu, sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurmanın anahtarıdır.

Egoyu Nasıl Lehimize Kullanabiliriz?

Ego kişiliğimizin, karakterimizin bir parçasıdır. Binlerce yıllık evrimin getirdiği bir savunma mekanizması, bir başka deyişle. Bu yüzden de onunla savaşmak ya da hiçe saymak boşa bir çaba olacaktır. Her ne kadar bazı doğu din ve inanç sistemlerinde egosuz bir yaşam öğütlense de kabul edelim ki günümüz küresel kültüründe bu neredeyse imkansız. Buda 2500 yıl önce yapabildi belki, ama şimdi olsa yapabilir mi, bilmiyorum. Öyleyse egoyu nasıl sağlıklı bir şekilde ve lehimizde kullanabiliriz ona bakalım.

  1. Sofraya ekmeği getiren ego: Statünüz ne kadar yüksekse, geliriniz de o kadar yüksek olur. Bu bir gerçek ve bu açıdan bakınca ego tatmini, statü ve gelirin hepsini birarada, hatta tek bir şeymiş gibi düşünmek normal oluyor. Bir de bunun üzerine günümüzde her alandaki amansız rekabet ortamını ekleyince, hayatta kalmak için egoist olmak kaçınılmaz hale geliyor. Böyle bir çevrede çalışıp sonra akşam eve dönünce egoyu kaldırıp rafa koymak ya da sıfırlamak kolay olmuyor tabii. Bir denge bulmaya çalışmak lazım.
  2. Dünyayı döndüren ego: Kim ne derse desin, işleri yürüten, zamanında bitiren, bir adım ileri götüren, mevcut ile yetinmeyip fazlasını arayan kişiler hep yüksek egolu insanlar. Kısacası dünyayı döndüren şey bir bakıma egonun kendisi. Bir önceki bölümde de bahsettiğimiz gibi ego aynı zamanda kendine güveni temsil ediyor, başkalarına saygıyı da elden bırakmadan kullanılabilirse, sağlıklı ego diye tanımladığımız hale dönüşüyor.
  3. Benlik diye bir şey var mı? Hayatın kökeni konusunda yapılan araştırmalar ve bunlardan öğrendiklerimize dayanarak söyleyebiliriz ki tüm organizmalarda farklı seviyelerde de olsa benlik diye tanımlayabileceğimiz bir özelllik var. Hayatta kalma ve varoluş mücadelelerinden bunu anlıyoruz. Örneğin kedi, köpek gibi evcil hayvanları ele alalım, eğer yakından bakarsanız hepsinin farklı karakterleri olduğunu görebilirsiniz. Buna ister karakter deyin, ister benlik, isterseniz ruh, birini diğerinden farklı olmaya iten bir motivasyon olduğunu görecekseniz. O halde bizi biz yapan bu şeyi yani egoyu neden öldürmeye çalışıyoruz?
  4. Egomuz ölecek: Egomuz elbette bir gün ölecek, bedenimizle birlikte. Budizmin bahsettiği gibi benlik diye bir şey kalmayacak, unutulacak. Ama o gün gelinceye dek, ben olmaya çalışmak en doğrusu bence.
  5. Ego kıyafet gibidir: Bizi yağmurdan, soğuktan, sıcaktan korur. Modaya uygun olabilir, bizi farklı kılarak öne çıkarabilir veya estetik açıdan bizi daha çekici kılabilir. Ama tüm bunların tersi de geçerli, ortama uygun olmazsa sıcakta bizi terletir, soğukta dondurabilir. Bizi başkalarının içinde uygunsuz bir duruma düşürebilir. Yani kısacası, doğru zamanda doğru kullanıldığında çok işe yarar ve bizi korur.
  6. Kırılgan Ego: Egonun büyüklüğü, yüksekliği kadar sağlamlığı ya da kırılganlığı da önemlidir. Şişirilmiş bir egoya sahip olup herkese savaş açan ama en ufak geri tepkide de kırılan biri iseniz üzerinde mutlaka çalışmalısınız. En azından bunun farkında olmalısınız çünkü kişisel gelişim ve büyümeniz önünde en büyük engel bu olabilir.
  7. Tepkisel mi mantıksal mı?: Sağlıksız egonun bir belirtisi de tepkisel davranmaktır. Egomuz bizi kısa vadede ve durumu kurtaracak tepkiler vermeye itebilir. Karşıtı ise içinde bulunulan durumu etraflıca analiz edip savunma mekanizmasından çok uzun vadeli sonuçlara odaklı mantıksal bir yanıt vermektir.
  8. Kişisel sınırlar: Sağlıklı ego kişisel sınırları koymak ve çevremizdekilerin bu sınırların farkında olmasını sağlamak ile ilgilidir. Başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak, üzmemek, ya da bizi beğenmelerini sağlamak için kişisel sınırlardan ödün vermek sağlıksız ego tanımına girer. Sonuç olarak, ben ve ben olmayanlar arasında çizeceğimiz kesin ve net çizgi, aslında bizim gerçek, en iyi halimiz için gereklidir.
  9. Yüzde yüz açık olmak: Sağlıklı ego, karşımızdakini önyargılardan bağımsız bir şekilde açık bir zihin ve açık bir kalp ile dinlemek anlamına gelir. Kendi yargılarımızdan vazgeçmek değil ama diğerlerini anlamaya çalışmak, yani.
  10. Kendi gerçeğiniz: Sağlık bir egoya sahip kimseler ortama uyum sağlamak için değişmeye çalışmazlar. Eksiklerini saklamaya uğraşmaz, başkaları ne der diye olmadıkları biri gibi davranmazlar. Kendi gerçeklerini bilir ve bunu açıkça gösterirler.

Sonuç

Sağlıklı ego, bireyin kendine güvenmesini, başkalarına saygı duymasını ve kişisel hedeflerine ulaşmasını sağlayan önemli bir özelliktir. Egomuzu sağlıklı bir şekilde lehimize kullanmak, hem kişisel gelişim hem de sosyal ilişkiler açısından büyük önem taşır. Dengeli bir ego, kişinin hem kendisiyle barışık olmasını hem de başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmasını sağlar. Bu nedenle, sağlıklı ego geliştirmek ve bunu yaşamımızın her alanında kullanmak, genel mutluluk ve başarı için kritiktir.

Diğer yazılar

Öğrenilmiş Çaresizlik: Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Öğrenilmiş Çaresizlik: Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Öğrenilmiş çaresizlik, psikoloji literatüründe bireylerin yaşadıkları olumsuz deneyimler sonucunda, kontrol edemediklerini düşündükleri durumlar karşısında pasif ve çaresiz hissetmeleri olarak tanımlanan bir kavramdır. Aslında durumu değiştirebilecek güç ve pozisyonda olmalarına rağmen. Sıkça karşılaşılan bir durumdur ve öğrenilmiş çaresizlik geliştiren kimselerin ortak noktası sürekli şikayet edip hiç aksiyon almamalarıdır. Öğrenilmiş Çaresizliğin Psikolojik