Hemingway ile Zeigarnik’in Beyin Hekleyen İş Birliği

Hemingway ile Zeigarnik’in Beyin Hekleyen İş Birliği
Photo by Clint Patterson / Unsplash

Düşünün. Bir hikayenin en heyecanlı yerinde yazar yazmayı bırakıyor.
Üstelik bilerek ve kasten.
Bunu okuru çıldırtmak için yapmıyor, aslında kendisini diri tutmak için yapıyor.
Çünkü Hemingway beynini daha verimli kullanmanın bir yolunu bulmuş.
Tabir-i caizse beynini heklemeyi keşfetmiş.

Kullandığı yöntem: Zeigarnik etkisi.
Beyin hep der ki, "Bu hikaye yarım kaldı. Bitirmemiz lazım."
Ve o işin peşini bir türlü bırakamazsınız.

İşte karşınızda, Hemingway ve Zeigarnik işbirliği ile üretkenlik korsanlığı. Beyin hekleme metodu.

Zeigarnik Etkisi: Yarım Kalan İş Beyni Rahatsız Eder

Psikolog Bluma Zeigarnik, 1920’lerde yaptığı bir gözlemle bu etkiyi tanımladı.
Bir kafede garsonların, ödeme yapılmamış siparişleri mükemmel şekilde hatırladığını, ödeme yapıldığında ise her şeyi unutuverdiğini fark etti.

Sebep? Beyin, sonuçlandırılmamış işlere takıntılıydı.

Yani yaptıklarımız değil, yapmadıklarımız zihnimizde dolanıp duruyor.

Hepimizin zihninde açık sekmeler var.
"Yazmaya başlamıştım ama yarım kaldı."
"Sunumun giriş kısmı bitti ama devamını yazamadım."
İşte o yarım kalanlar düşünceler beynin arka planını yakmaya devam ediyor.
Çünkü zihinsel olarak bir tamamlandı işareti gelmedi.

Kısaca bir işi yarım bırakırsan, o iş seni bırakmıyor.
Ve bu hiç de kötü bir şey değil.
Tabii lehinize kullanmayı bilirseniz.

Hemingway'in Taktiği: Yazarken Fren Yapmak

Ünlü yazar Ernest Hemingway’in bir numaralı yazma taktiği şuydu:
Yazarken asla yazabileceği her şeyi yazmazdı.

Kalemi bırakmadan önce mutlaka yarım bırakılacak bir fikir bulur, orada dururdu.
Ertesi gün geri döndüğünde ise "Nereden başlasam?" krizine girmezdi.
Zaten başlamıştı.
Yarım kalan düşünce, ona ertesi günün giriş kapısını açıyordu.
Sadece giriş kapısını açmıyor aynı zamanda yeni fikirler de üretiyordu.

İşte bu yöntem sadece yazarlara değil, girişimcilere, öğrencilere ve masa başında hayallerle boğuşan herkese bir ders: Bitirme!
Bitirme ki, beynin o işi tamamlamak için seni zorlasın.

Bazen de bitirmek lazım.
Özellikle de kafamızı meşgul etmesini istemediğimiz, verimsiz şeyleri.
Mesela izlemeye başladığın o filmi bitir ki, gün boyu aklın orada kalmasın.
Geçen günkü tartışmada o söyleyemediğin, içinde kalan sözü. Söyle kurtul. Söyleyemiyorsan da yaz bir kenara, arşivle. Beynin rahatlasın.
Aklındaki o listeyi, bir kağıda ya da telefonunun not uygulamasına yazıver. Zihnini meşgul etmesin

O kaynakları verimli işler işin kullanacağız.

Hemingway ve Zeigarnik: İlhamın Tuhaf Ortaklığı

Şimdi bu ikisini harmanlayalım.
Diyelim bir proje üzerinde çalışıyorsun. Motivasyonun düşmeye başladı.
Tam da burada Hemingway’in taktiğini kullan: Tam zirvede bırak!
Ama bırakırken bir sonraki adımı açıkta bırak. Bir cümle, bir fikir, bir başlık.
Bırak ki Zeigarnik etkisi devreye girsin ve o yarım iş seni içten içe dürtmeye devam etsin.

Sabah kalktığında bir bakmışsın ki, uyanır uyanmaz o işin başına oturmuşsun.
Çünkü beynin, kaldığın yeri tamamlamadan sana huzur vermeyecek.

İşin sırrı şu: Bitirme ama pes de etme.
Yarım bırak ama unutma.

Son Gibi Görünüp Son Olmayan Bir Son

Diyelim bu yazı burada bitiyor.
Ama gerçekten bitiyor mu?

Hayır.
Çünkü senin beyninde şu anda yeni bir sekme açıldı.
"Acaba ben hangi işleri yarım bıraktım?"
"Yarın sabah neyle başlamalıyım?"
"Yarım bıraksam daha üretken olur muyum?"

Bu yazıyı bitirmedim.
Bu yazı da seni bitirmedi.
Ama belki yeni bir seni başlattı. Kim bilir?

Paylaş

İlginizi çekebilir