Şeffaflık Azalırsa Dedikodu Ortalığı Yakıp Kül Eder
Herhangi bir kurumda şeffaflık azaldığında ortaya çıkan boşluğu dedikodular hızla doldurur. Ve bu, organizasyon için tam bir felaket reçetesidir. Çalışanlar doğru bilgiyi zamanında almazsa, kendi hikayelerini yazmaya başlarlar. İşte o noktada işler çığırından çıkar. İşte o nokta, sonun başlangıcı olabilir. İşte o nokta, geri dönülmez bir kaosun ilk habercisi olabilir.
Dedikodu Neden Tehlikelidir?
Dedikodu, bir virüs gibi yayılır. Küçük bir yanlış bilgi, dakikalar içinde bir organizasyonun tamamına ulaşabilir. Küçük bir olay olur. Ardından bir çalışan “İflas ediyoruz galiba!” diye bir şey mırıldanır. Ertesi gün, herkes işten çıkarılacağını düşünmeye başlar. Yönetim bu sırada sessizdir. İşte bu tip karanlık ve puslu zamanlar, dedikodunun en sevdiği ortamlardır. Kartopu misali büyüyen senaryolar gittikçe daha inandırıcı olmaya başlar. Bir süre sonra doğru bilgi bile daha çok süphe uyandırır hale gelir.
Sonuç?
Güven azalır. Verimlilik düşer. Çalışanlar "acaba" sorusuyla yaşar. Olası bir "iflas" durumu için alternatifler oluşturma çabasına girerler.
Şeffaflık Olmadan Güven Olmaz
Çalışanlar, güvene ihtiyaç duyarlar. Bu güven, ancak doğru ve şeffaf bilgiyle sağlanır. Bir karar mı alındı? Açıkça paylaşılmalı. Şirketin geleceğiyle ilgili bir değişim mi olacak? Açık olunmalı. Kararın neden alındığı ve olası etkileri bir bir ortaya dökülmeli. İnsanlar, gerçeği bilmediklerinde her türlü senaryoyu kafalarında canlandırabilir. Ve maalesef, bu senaryolar büyük olasılıkla karamsardır. Bilgi ile temizlenmedikçe daha da kararmaya meğillidirler.
Çift Yönlü Otoyol
Şeffaflık bir kültür olarak iki yönlü ele alınmalıdır. Bazı patronlar için çaktırmadan bilgi edinmek başta çok faydalı gibi görünebilir. Kendilerine bilgi edinimi için dolaylı yollar kurmuş, şirket içindeki dedikoduları öğrenmenin çeşitli yollarını bulmuş olabilirler. Çok iyi kurgulanmış, FBI'ı bile kıskandıracak şirket içi istihbarat teşkilatları, sonunda dedikodu ortamının büyümesi ile sonuçlanacaktır. Yani bu iki yönlü bir yoldur. Yukarıdan aşağıya bilgi akışının net olması ne kadar önemli ise, aşağıdan yukarıya net bilgi akışı da o kadar önemlidir. Çalışanlardan laf toplayıp, derleyip üst yönetime taşıyan bir yönetici organizasyonu dağılmaya mahkumdur.
Bilgi İlk Elden Alınmalı
Şeffaflık, çalışanlara “Siz bu geminin önemli bir parçasısınız” demenin başka bir yoludur. Örneğin:
- Finansal durum iyi mi? Açıklayın.
- Pek iyi gitmiyor mu? Yine açıklayın.
- Yönetim bir karar mı aldı? Nedenini anlatın.
- Bir hata mı oldu? Dürüst olun.
- Kapıda bir kriz mi belirdi? Şeffaf olun.
- Hızlı bir çekilde küçülme ya da büyüme olasılığı mı var? Önceden haber verin.
Bilgi, kontrol edilebilir. Dedikodu ise asla.
Çözüm: Açık İletişim Kültürü
Bir kurumun iletişim kültürü, onun sağlığıdır. Açık iletişim, çalışanların hem şirkete hem de birbirlerine güven duymasını sağlar. Güven bir kurumun en önemli varlığıdır. Güvenin boyutu ise ortamdaki iletişimin açıklığı ile ölçülür.
Neler yapılabilir:
- Düzenli toplantılarla bilgi paylaşımı yapın.
- E-posta veya portal üzerinden güncellemeleri herkesle paylaşın.
- Çalışanlara sorularını sorma fırsatı tanıyın.
Şeffaflık Kazandırır, Dedikodu Bitirir
Şeffaflık bir seçenektir. Ama dedikodu, şeffaflık eksikliğinin zorunlu bir sonucudur. Bir kurum, çalışanlarına doğru bilgi vermeyi bir öncelik haline getirmezse, kendi elleriyle dedikodu kültürünü büyütür. Dedikodu kültüründen ilk kaçacak olanlar ise kurumu o durumdan kurtarma konusunda en çok ihtiyaç duyulan dürüst çalışanlar olacaktır.
Dedikoduların ortalığı yakıp kül etmesini istemiyorsanız, şeffaflık ateşini yakın. Hem daha güvenilir bir kurum yaratırsınız hem de daha sadık çalışanlara sahip olursunuz.
Doğru bilgi, her zaman en güçlü hikayedir.