Zirveye Giden Her Yol Akıllıca Değildir

Zirveye Giden Her Yol Akıllıca Değildir
Photo by Dina Badamshina / Unsplash

Bugünkü yazımıza şaşırtmacalı bir genel kültür sorusu ile başlayalım.
İnsanlığın bildiği en yüksek dağ hangisidir?

Eğer siz de benim gibi Everest cevabını yapıştırdıysanız, aynı tuzağa düştünüz demektir.
Çünkü sorunun cevabı Mars'taki Olympus Mons 🤷
Tam 21.9 km yüksekliğinde, Everest'in 2.5 katı.

Yerel değil, global hatta bazen evrensel düşünmek lazım. Öyle değil mi?

Dağlar ile başladık, öyle devam edelim.
Dünya'daki en yüksek dağı hepimiz ezbere biliyoruz, değil mi?
Peki ikinci ve üçüncü en yüksek dağları?
Özel ilgi alanımız değilse bilmiyoruz.

Çünkü, evet, dağlar konuşmaz.
Ama dikkatli bakanlar için hepsi birer öğretmendir.
Özellikle de en yüksek zirveler.
Alınan risk ile elde edilen sonucun her zaman orantılı olmadığını gösteren birer metafor gibiler.

Şimdi hazırsan, ekipmanlarını kuşan, bu sıcak yaz gününde serin ve karlı zirveye doğru yol alıyoruz.
Sadece dağlardan bahsetmeyeceğiz.
Bu yazı, hayatta neler uğrunda ölmeye değer sorusuna binlerce metrelik bir cevap.

Everest - 8.849 m

Everest, dünyanın en yüksek noktası.
Ama artık, neredeyse "tırmanılabilir bir lüks ürün".
Yeterince paran ve biraz kondisyonun varsa, Everest seni bekliyor.
Tabii bir de motivasyonun.

Bannister etkisini kanıtlarcasına çıkıp bir kahve içip dönülecek seviyeye geldi.
İlk çıkılmaya başlandığı 1950'li yılların aksine artık 100lerce dağcıdan oluşan kuyruklar oluyor.

Ölüm oranı mı? %1.
Yüksek motivasyona ve elverişli koşullara sahip olmasına rağmen gidip de geri dönemeyenler var.
Yola çıkan 100 kişiden 1'i maalesef orada kalıyor.
Hâlâ riskli ama ne yazık ki başarı hissi seyrelmiş durumda. Çünkü zirveye çıkanlar kadar oraya fotoğraf çektirmeye gidenler de çoğaldı.
Herkes en yükseğe çıkmak istiyor ama pek azı ne uğruna çıktığını sorguluyor.

Everest'e tırmanış kuyruğu - Kaynak: Reddit
Everest'e tırmanış kuyruğu - Kaynak: Reddit

K2 - 8.611 m

K2…
En yüksek ikinci dağ.
Dağların karanlık yüzü.
Teknik zorlukları, öngörülemeyen hava şartları ve kurtarma imkânsızlığıyla nam salmış durumda.
Öyle ki, çıkmak yasaklanmış desek yeridir.

Ölüm oranı? %25.
Yani her 4 kişiden biri geri dönemiyor.
Bu oran bazı sezonlarda %30’un bile üstüne çıkmış.

K2’ye tırmanmak başarıdan çok, bir karakter sınavı. Sadece fiziksel gücünü değil, ruhunun ne kadar çelikten olduğunu test eder. Ve burada alınan risk Everest’le aynı değil. Kazanırsan çok şey kazanırsın, ama kaybedersen... sonsuza dek kaybedersin.

Annapurna - 8.091 m

Ve geldik Annapurna’ya.
En yüksek 10. dağ. Neden aradakileri atladık diye sorarsan...
Yüksekliği K2 kadar korkutucu değil. Ama bu dağ sinsice tehlikeli.
Çığlar, rotadaki belirsizlikler ve hava koşulları ile Annapurna, dağcıların en çok çekindiği 8.000’lik.

Ölüm oranı: %32.
Evet, neredeyse 3 tırmanıcıdan biri geri dönemiyor.
Bu dağ hiç popüler değil. Belki de tam bu yüzden…

Risk ve Getiri

Hayatta aynı böyle değil mi?
Bazı yollar nispeten kolaydır, sonucu garanti gibidir: Everest.
Bazı yollar zordur ama sonunda büyük bir tatmin vardır: K2.
Bazı yollar ise sadece ölümcül bir kapandır: Annapurna.

Şimdi şu soruyu kendimize soralım:
"Hayattaki hedeflerimiz ne kadar mantıklı?"
Hedefin yüksek olabilir. Ama bedeli, ödeyebileceğinden fazlaysa ne anlamı var?
Sırf "daha zor" diye bir yolu seçmek, cesaret değil, romantize edilmiş bir delilik olabilir.
Tıpkı K2 gibi.
Ya da daha da kötüsü, Annapurna gibi: tam anlamıyla bir kumar.

gray rock under gray fog
Photo by Mari Partyka / Unsplash

Hangi Dağa Tırmanıyorsun?

Her zirve bir hedef, ama her hedef anlamlı değil.
Risk/getiri dengesini hayatının her alanında tartman gerekir.
Yüksek maaşlı ama ruhsuz bir iş?
Tutkulu ama batma ihtimali olan bir girişim?
Ev, araba, statü… ama kendi benliğinden vazgeçerek?

Kimi zaman Everest gibi zor da olsa garantici,
kimi zaman K2 gibi hırslı,
kimi zamansa Annapurna gibi tehlikeli seçimler yaparız.

Ama unutmamak gereken şey şu:
"Her yükseliş başarı değildir. Bazıları sadece gereksiz risklerdir."

Zirvede Olmak Değil, Sağ Kalmak Mesele

Hayat bir zirve yarışıdır ama esas mesele zirveye ulaşmak değil, inişi de yapabilmek.
Verdiğimiz dağ örneğinde zirveye çıkıp orada kalabilen yok.
Önemli olan, çıktığın gibi sağ salim dönebilmek.

Yani:
Zirveye çıkmak değil, oradan hikâyeyle dönmek başarıdır.

Her yüksek yer görkemli değildir. Bazen en bilge karar, hiç tırmanmamaktır.

İşte K2’nin sessizliği, Annapurna’nın ölümcüllüğü ve Everest’in şatafatı bize şunu fısıldar:
Zirveye değil, doğru yöne git.

Kim bilir, belki hiç de öyle değildir. Buraya kadar yazdığım her şey yanlıştır.
Belki, o gidip de dönemeyenler kararlarından çok memnundur.
Ama bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
Çünkü soramıyoruz.
Sorsak da cevap alamıyoruz. Hikayelerini dinleyemiyoruz.

En zor çıkılacak dağ, başkasının gösterdiği dağdır.
En zor çıkılacak dağ, başkasının gösterdiği dağdır.

Paylaş

İlginizi çekebilir